17 Mart 2011

"günün birinde yazdıklarımdan bir perde çekeceğim hayatıma. herkes kağıt üzerinde yazılanları benim hayatım sanacak, ben de hayatımı saklamış olacağım böylelikle. 
saklanmanın en iyi yolu fazla görünmektir biliyor musun? herkes seni gördügünü sanır, sen de rahat edersin. 
kasada oturan kız gibi! herkes kasadaki kızı görür, ama kimse tanımaz.."

16 Mart 2011

yokluğun varlığımı unutturuyor çoğu zaman.
uğursuzluk yokluğun.

gittiğinden beri dilimde takılıp kalmış sevdalı kelimelerle doyuruyorum karnımı.
karlarla doldu yatağım.
üşümek geçiciymiş, ben donmanın usul evrelerini tecrübe ediyorum şimdi.
ve geçmiyor genel geçer denilen saçma aşk sancıları, erosun elinde bu kez bir sapan, özlemeyi çivilerle hedefliyor göğsüme.
delik deşik solunumlarla yaşamak diyorum bu bol astımlı saatlere.
saatler düşmanım.
geçmiyor genel geçer sabah önü sızıları.
kramplar biriktiriyorum gün saymanın yerine.
kramplar güneşten daha sık aralıklarla ziyaret ediyor dünyamı.

karlar,kramplar, saatler, ve uğursuzluk...

yokluğun en derin yerinde içimdeki dolu dolu, içimdeki hırçın, bulutlu, sıcak, soğuk hava akımlarıyla çarpışıyorum.
çarpıyorum, topluyorum, bölüyorum.
bölünüyorum.
sensizlikle çoğalıyorum.

benden eksiliyorum.
eskiyorum.

uğursuzluk...
merdiven altlarında bırakıyorum çoğu zaman tekil gölgemi.
yaşamıyorum.
en hızlı yaşlanmaya yaslanıyorum.
başımı nereye yaslasam göğsün yok.

nereye saklansam bir masa altı çocukluğu.

nereye baksam, bakmasam...
kapatsam gözlerimi senli bir rüyaya hep sensiz bir gerçeğe uyanmanın yorgunluğu.

yoruluyorum.
yalvarıyorum.

hiç bilmediğim bir tanrının ellerini tutar gibi, dua eder gibi...
hiç kurmadığım cümlelerle çağırıyorum seni.
uğursuzluk...
kpramlar, saatler,karlar...

ne zaman seni düşünsem ıssız ve kısa bir yol
sen hiç çıkamadığım yolculuklar gibi heves kursağımda.
ben yoldan bi haber yolcu, arkasından bolca su dökülmüş; dört yanı duvar.
tam kırmışken duvarları ilk adımda bir kara kedi, gözleri venüs pırıltısında.

saatler, krampar,karlar,kara kedi

uğursuzluk.