6 Aralık 2013

tercihinizi yapın: köprü trafiğinde sahte bir konforla sıkıntı içinde saatlerce kös kös direksiyon sallamak mı istiyorsunuz, cümbür cemaat festival havasındaki metrobüslere sığışıp zamanı ıskalamamak mı? yazmış birisi...

insan kazanmak, insana yatırım yapmak yaşamı insanlarla yaşamak ... 
ince işler bu insani işler...
içinde hatır gönül var, sevgi var, vefa var... ya da yok... 
vefa'ya kafam takıldığında hep şunu düşünürüm, , sürüncemeli bir mevduatın ortasındaysanız, sizin hesabınız zaten feshedilmiş demektir ki her halükarda çırpınmak manasızlaşacaktır...
aslında hatırımızdan çıkaramadıklarımızdan çok unuttuklarımız kadarız...
Yunus boşa dememiş... 

"bir kez gönül yıktın ise, bu kıldığın namaz değil..." diye...
sene bitiyor ya... ne çok giden oldu bu sene...ne çok biten oldu...
iş gitti, sevgili gitti, arkadaş, evlat saydıkların gitti... 

kimsenin yeri boş kalmadı... biri gittiyse biri geldi... 
kimisinin yerine ise önyargılar, temkinler geldi...
yaşamak için iş nasıl devam ettiyse, geri kalanı da devam etti ...
vefa fantezisinin olmadığı yerde vefasızlığın da olmadığını bilmek lazım...

yeryüzünün henüz tanışmadığımız renkli ve güzel insanlarla dolu olduğunu görüp eskicilikte ısrar edip de küflenmemek lazım...

Aklıma Uğur Mumcu’nun bir köşe yazısında 

“Biz unutkan bir ulusuz. Olanları bitenleri çabuk unuturuz. Bugün yarın kanlı olaylar için yas tutarız, sonra, daha önceki olaylar gibi bu son kanlı olay da unutulur.” dediği geldi... 
nitekim bu ülkenin insanları onu da unuttu...

ya benim unuttuklarım... / sabrımın sonudur bir anda unutuvermelerim....
yine de insanlarla kalabalıklar da yaşama inadım...
yılsonuna daha çok hesap var... ama şimdilik....

Demem o ki, hayali kurulası, ‘uyuşup’ da unutulmayası, anılası, anlatılası, paylaşılası güzelliklerin gerçek olması, yatağında çarşafının altına saklı bezelye tanesinden rahatsız olup uykusu bölünen prensesin rüyamıza girmesi ve hayra yorulması dileğiyle…

tercihizi yapın